Türkiye ilk çeyrekte %5 oranında çok güçlü ve çok ciddi bir büyüme sergilemiştir. Türkiye bu güçlü büyümeyi hem çevre ülkelerdeki hem de uluslararası piyasalarda yaşanan belirsizliklere rağmen yakalamıştır. Daha da önemlisi Türkiye bu büyümeyi ülke ekonomisinin potansiyeli ve gücü hakkında yapılan olumsuz algıların tavan yaptığı, bazı uluslararası kuruluşların Türkiye’nin kredibilitesi hakkında yanlış tutum sergilediği bir dönemde başarmıştır.

Türkiye ilk çeyrekte gerek AB ortalamasından gerekse de OECD ortalamasından çok daha iyi bir performans göstermiştir. Belli bir büyüklüğün üzerindeki ekonomiler kıyaslandığında en hızlı büyüyen ilk beş ekonomi arasına girmiştir.

Ülke büyümesinin lokomotifi yine %5,3 büyüyen sanayi üretimi olmuştur.

Öncü göstergeler yılın devamında sanayi üretiminin daha da hızlanacağını büyümeyi daha da yukarı çekeceğini bize göstermektedir.

Daha önceden de belirttiğimiz gibi Türkiye ekonomisi ve özellikle de sanayisi ciddi potansiyeli bünyesinde barındırmaktadır. İhracat pazarlarımızda toparlanmanın başlamasıyla, sanayimiz bu fırsatı değerlendirmiş ve ihracatımız ciddi bir ivme göstermiştir. Nitekim bakıldığında büyümeye en ciddi katkının yurtiçi tüketimle birlikte ihracattan geldiği görülmektedir.

İlk çeyrek verileri üretimi artırmak ve ekonomiyi canlandırmak üzere atılan adımların doğru olduğunu ve ekonominin bu adımlara cevap verdiğini gösteriyor. Attığımız adımların etkilerini ikinci çeyrekte daha net görmeye başlayacağız. Üstelik referandum sonrası ekonomi üzerindeki algının olumluya dönmesi ve beklentilerin düzelmesi yatırımların ikinci çeyrekten itibaren hızlı artmasına imkân verecektir. Böylelikle ülke ekonomisi yılın tamamında yılbaşında öngörülenden çok daha iyi bir performans sergileyerek dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alacaktır.